30 Ağustos 2025 Cumartesi günü kampın son günü, felsefi tartışmalar ile yaratıcı atölyelerin iç içe geçtiği ve genel bir değerlendirmeyle tamamlanan bir programla ilerledi. Sabah oturumunda Ali Sertan Beşer’in “Postmodern Dönemde Tüketim Kültürü ve Varoluş” başlıklı sunumu, günümüz dünyasında tüketim alışkanlıklarının bireysel varoluşu nasıl etkilediğini tartışmaya açtı. Katılımcılar, tüketimin yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, kimliklerin, değerlerin ve ilişkilerin şekillendiği kültürel bir alan olduğunu gördüler. Varoluşsal perspektiften bakıldığında tüketim, bireyin kendini ifade etme biçimiyle aynı zamanda yabancılaşma riskini de içinde barındıran bir deneyim olarak ele alındı.
Ardından S. Hakan Coşkuntuna, “Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu” başlıklı çalışmasıyla, gündelik hayatın sıradan pratiklerinde benliğin nasıl göründüğünü ve yeniden üretildiğini sorgulattı. Beden dili, davranış kalıpları ve toplumsal rollerde ortaya çıkan benlik sunumları, katılımcılar için felsefi bir çözümleme konusu haline geldi. Bu oturum, günlük yaşamın yüzeyinde sıradan görünen davranışların aslında derin bir kimlik ve özgürlük tartışmasına açıldığını gösterdi.
Öğleden sonra Umut Doğan’ın yürüttüğü “Mitos Drama Atölyesi: Troia’da Aşk ve Ölüm” ile “Çevresel Arkeoloji Atölyesi: Bakmak, Görmek ve Keşfetmek” çalışmaları, katılımcılara hem mitolojik hem de arkeolojik bir bakış açısı sundu. Troia anlatıları üzerinden aşk, ölüm ve kader temaları dramatik bir canlandırmayla deneyimlenirken, çevresel arkeoloji atölyesi doğayı ve mekânı dikkatle gözlemlemenin, felsefi düşüncenin de önemli bir parçası olabileceğini ortaya koydu.
Günün devamında Rasim Aşın’ın “Uygulamalı Çocuk Tiyatrosu Felsefesi” oturumu, tiyatronun pedagojik boyutunu öne çıkardı. Çocuklarla tiyatro deneyiminin yalnızca eğitsel değil, aynı zamanda felsefi bir içerim taşıdığı; oyun, rol ve yaratıcılığın çocuk dünyasında düşünmeyi ve ifade etmeyi nasıl geliştirdiği tartışıldı.
Kampın son bölümünde yapılan genel değerlendirme oturumu, geride kalan beş günün felsefi, sanatsal ve insani deneyimlerinin gözden geçirilmesine imkân verdi. Katılımcılar, yaşadıkları deneyimlerin yalnızca bilgi edinme değil, aynı zamanda birlikte düşünme ve üretme süreci olduğunu dile getirdiler.
30 Ağustos, tüketim kültürü, benlik, mitos, çevre ve tiyatro ekseninde yürüyen tartışmalarla kampın bütününü tamamlayan bir gün oldu. Program, felsefi düşüncenin gündelik yaşamla, sanatla ve toplumsal bağlarla nasıl kesişebileceğini bir kez daha göstererek sona erdi.